Sağlık; kişinin fiziksel, ruhsal, zihinsel ve sosyolojik anlamda çevreyle uyum içerisinde olabilme yetisine sahip olmasıdır. Sağlık Hukuku ise sağlık hizmeti alan, sunan ve hizmetten yararlananlar arasındaki hakları ve yükümlülükleri düzenleyen, ayrıca sağlık hizmetleri alanında kontrol ve denetim mekanizmaları oluşturan, dar anlamda “Hasta Hakları” kavramıyla birlikte değerlendirilen bir özel hukuk dalıdır. Hasta ve hekim hakları ile sağlık hizmeti sunucularının devlet kurumları ile olan ilişkisini birlikte ele almasının doğal sonucu olarak Sağlık Hukuku; hatalı tıbbi uygulamalar, hastanelerin hukuki yapısı, Sigorta Hukuku, İlaç ve Tıbbi Malzeme Hukuku, Sağlık Bakanlığı teşkilat ve yönetimi, Ceza Hukuku ve İdare Hukuku gibi alanlarla yakın ilişki içerisindedir.
Bu alanda ortaya çıkan uyuşmazlıklar genel olarak sağlık hizmeti sunan ve sağlık hizmetinden faydalanan kişiler arasında gerçekleşmektedir. Hekimlerin görevleri gereği vücut bütünlüğüne müdahale niteliğinde eylemler gerçekleştirmeleri nedeniyle görev ve sorumlulukları, Sağlık Hukuku kapsamında önemli yer işgal etmektedir. Hekim hatası veya tıbbi ismiyle “Malpraktis” kavramı Meslek Etiği Kurallarına göre; hekimin bilgisizliği, ilgisizliği veya tecrübesizliği sebebiyle bir hastanın zarar görmesi olarak tanımlanmaktadır. Hekimin hatası veya sağlık kurumunun kusuru sebebiyle zarar gören hastalar, hekimden ya da kurumdan maddi ve manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. Hekimlerin sadece kasıtlı olarak gerçekleştirdikleri haksız fiiller değil; ihmal suretiyle gerçekleştirdikleri haksız fiiller nedeniyle de sorumlulukları mevcuttur. Hastaların hekim hatası sonucu uğramış oldukları zararlar dolayısıyla özel sağlık kuruluşlarının ve idarenin de sorumluluğundan bahsedilebilmektedir. Hekimlerin sorumlulukları bakımından mevzuatımızda kısıtlı şekilde özel düzenlemeler bulunmakta birlikte, Türk Ceza Kanunu ve Borçlar Kanunu’nda bulunan genel hükümler, hekimlerin sorumluluklarının belirlenmesi bakımından uygulama alanı bulmaktadır.